18 Ağustos 2012 Cumartesi

avrupa hayalim

şimdi dünyamı düşünürsek...yani dünyaya geldiğim yeri emekleri sınırsız ama hayalleri sınırlı insanlar... hayalleri sınırlı derken hep toplum baskısı görmüş hep emektar olmuş hiç hak ettiğini almamış ama hep çalışmaya devam etmiş... para kazanmak için verdikleri emeğin yorgunluğu ile harcamayı unutmuş insanlar... ailem de öyleydi.. harcamaya ya vakit yoktu ya da para yoktu... öylesi dengesiz bir hayatta tabii ki ben doğuyordum önceleri onlar gbi olmam gerekiyor sanıyordum..yani çocukken sonra babamın bir sabah beni bulutlara götürmemesinin sebebinin benzin azlığı olduğunu duyunca değişiyordum... değişiyor ve okuyor okumaya devam ediyordum... küçük bir çocuk için gezip görmek isteği çok normaldir... işte böyle bir hayaldi ilk başlarda.. ama sonraları....  bir tutku halini aldı bu benim için...  ve şimdi sabah başlıyorum...19.08.2012 bu bir başlangıçtır....

6 Ağustos 2012 Pazartesi

cemal süreya/ ve kahvaltı sevdam

"yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem
ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı"   cemal süreya.
 dostlarımla sabah kahvaltılarını severim ben, yurt öğrencisiyim cumartesi ve pazar sabahlarıoda arkadaşlarımla kalkarım=) dans ederiz kahvaltımı yaparım =)
kimi seversem çok onla en az bir kez uzuuuun kahvatılarım olmuştur... dedikodularım; maceralarım; dertlerim; çünkü sabah zihni boştur, günün başlangıcıdır ben de sabahları çok severim.... nasıl başlarsam öyle geçer ya günler ben bu yüzden pazar kahvaltılarını severim.... hiç bir zamn pazartesi sendromu yaşamadım ama pazarları tabii ki başka severim=)
 

yukarıdaki dizeleri tekrar okumanı istiyorum okuyucu.... çünkü cemal süreya nın en az diğer dizeleri kadar beni anlatan dizeler bunlar =) cemal süreya ki her dizesinde beni anlatan bir kahramandır c.s. isminden attığı y harfini annem ve babam benim için tutmuştur hatta =) aYten olmam biraz da cemaldendir..... tuğba ile ilk yakınlaştığımız gün elma çayı içtiğimiz o gündür, arkadaşlığımız ilk o gün filizlenmiştir... şimdi dünden daha iyiyiz hepp =) kimlerle kahvaltı yapmadık ki; kaanamcam, tuğba, derya, sıla, eren, erhan, adil, emre, eray, olgaç, ayça çiğdem, sultan, gökay, yağmur, annem babam, hande, gözde, tuna, nurten, arzu... daha nice sevdiklerim  erhan gelir aklıma bu konuda en çok ona üzülürüm=(  belki olması gereken buydu ama dostluğumuza yazık ettiğimize üzülürüm... benim kadar onun da suçu vardı oysa... bugünlerde ben hayallerimin peşinden koşarken o kimbilir nerede? haber bile alamazken hatta kimsye soramazken özlerim arada eski bir dostu... neyse  ben derim ki kimi çok severseniz en az bir kez sabah erken uyanın kahvaltı hazırlayın ona... cemalin dediği gbi.... "kahvaltının mutlulukla ilgisi olmalı"

4 Ağustos 2012 Cumartesi

t.u/a.y.

şimdi turgut'un bu söylediklerini düşündükçe aklımdasın sen; belki sana göre pek de bir anlam ifade etmiyordur. belki benim farkımda bile değilsin, peki derviş in dedikleri, beni aşık eden peki yarin aşkı mı? mecnun'u mecnun yapan leyla mı? gerçekten haklı mı? peki  aşk ölümlü mü? ölümlüyse başka bir boyutta başka bir adamla mı olacağım? gerçek aşk yok mu? seni nasıl seviyorum ben, onlarca senelerdir aşk var sevgi var peki neden ilişki için onlarca tanım yok, neden? kahverengi saç boyasının bile 450 ye yakın tonu ve her tonun bir adı varken, neden aşk ve sevgi? hoşlanma? neden başka türü yok bu sevgi sözcüklerinin? peki ben seni aramaz soramazken senin okuduğum bir twitter güncellemen nasıl beni bu denli mutlu edebiliyor, bir yerde ve yaşıyor olduğuna nasıl bu kadar sevinebiliyorum,cümlelerin nasıl terletiyor, bu ne peki?  benim senden vazgeçişim peki aşktan mı vazgeçmek? acaba bittik mi? başlamadan? cidden vazgeçmek için mi attım o mesajı, var mı dönüşümüz? peki sen beni nasıl sevdin? neydim senin için, soramamışken bile sana? bakışların peki sahte olabilir mi peki? yoksa korkar mısın sen de benim hoyratlığımdan? sen de merak ediyor musun nasıl olduğumu peki sen de soramıyor musun kimseye? bazen olur olmadık aklına geliyor muyum peki? sesin soluğun çıkmazken!!!!!  çok sessiz kaldın; peki o zaman ben de senden vazgeçiyorum senden!!

3 Ağustos 2012 Cuma

peki aşk?

sevgi neydi sevgi emekti; sevgi iyilikti diyerek başlamak istiyorum yazıma.... alyazmalım( ki hayatımda gördüğüm en mükemmel filmlerden biridir kendisi) peki nerede o iyi insanlar; emekçiler, ya da herkes iyi mi aslında? herkesin içindeki o iyiyi ararken; arayan gerçekten iyi insanlar yorulmazlar mı? ben yorulmadım, peki ben nasıl iyiyim, bazen hiç keyif almadığım halde dostlarım için elimden geleni ardıma koymam ben; hep iyi enerjiyi ararım, bazen gerçekten keyfim yoktu kötüyümdür, ama beni arayan dertli dostuma yol gösteririm... ama aşk? kaç kişi oldu ki hepi topu? 4 ilki zaten ilkokul, sonra lise, sonra üniversite.... hepsinin arasında da yıllar var, yaramı mı iyice iyileştirmiştim yoksa, peki gerçek aşk yaraları geçer mi?....

2 Ağustos 2012 Perşembe

yaşar usta( mado)




doktora gitmek içn annemlerin başımın etini yemesi üzerine biletimi e kızkardeşimi yanıma alıppp =) sabahın 7 sinde düştüm yollara=) artık doktor yüzü görmek istemediğim doğruydu=) 9 da adanada'dan bindğim otobüsle11 de maraştaydım seçtiğim fotoğrafları koyacağım şimdi,  yaşar pastahanesi; kafedo; ve kuzu  şiş yediğim o yerler mükemmel=) en az bir kez daha gideceğime söz verip ayrıldım maraştan =) kafedo daki dondurma ikramı; nasıl şıktı... yaşar'da sadece sade dondurma ikram ediyorlarmış ben tabii dondurma istedikten sonra neden hemen gtti bu adam diye söylenmeye başladım; dondurma sade verilirmiş; üstüne antep fstgı atmşlardı ve mutluydu dondurmammm=)  ben derim ki en az bir kez sıcakta hiç üşenmeyin maraş a gdinn=) maraş ta havaalanı var zaten; gerçi şöyle anlatayım tek kapılı bir uçak ve otobüs gbi bir şey=) olsun ama uzaktan gelecekler için söylüyorummmm; küçük bir yer maraş; bir dağın eteklerine yerleştiği için bakınca her yere odaklanabiliyorsunuz=) ve oldukça fazla da camii var hatta bir tanesi 10.000 kişilik falanmış=) şaşırdım =)  maraş kalesi  eminim akşam daha güzel olurdu ama biz gündüz gittiğimiz için ben pek akşam tadını bilmem maraş'ın=) sıla kaldı aklımda maraş tan arda kalan... =) ve dövmeci sevgilisi deniz=) ve sıla her zmanki gbi mutlu olmaya devam etttt=)  şoklanmış dondurmamızı da alıp eve geldikkk =)  saatlere göre değişen şoklama ile dondurmayı saatlerce muhafaza edebiliyorsunuz hem de dolaba gerek duymadannn =) yaşar usta ellerine sağlık! mado ömrümün bir yerinde hep ol=)

22sinde evlilik meselesi...

şimdi annemin gün içinde sürekli ataerkil toplum baskısı kurmaya çalışan halini sağa koyuyorum; arkadaşlarımın sürekli nişan; söz, düğün; ilk çocuk; 2. çocuk; normal doğum mu sezaryen mi? ya da mutfak takımı için hiç gdilmeyen krc, yok esse yok başka başka mağazalar bir kenara.... önümde avrupa seyahatim ardımda bıraktıklarım ise... annemin artık birine göz yumup sevgli bulmam arzusu... ben ne yapabilirim annem ya.. ben ne yapabilirim ne babam kadar saf erkekler ne de senin aşkın gbi uzaktan uzaktan yürümüyor ilşkiler; pazara giderken yolda karşılaşılıp heyecanlanılmıyor eskisi gbi ben de isterim tabii ki şöyle ellerimden tutunca kalbime dokunan biri olsun hayatımda; ama erkekler eskisi gbi değil anlıyor musun? anlamıyorsun anne anlamıyorsun...  doğru insan diye bri şey yokmuş; ben kusursuz istemiyorum ki anlamıyorsun  benim için doğru olanı arıyorum; pazar sabhları uzuuuuun kahvaltılar edebileğim; gazetemi okuyabileceğim; hatta ona benzeyen çocuk sahibi olmak arzusu ile yanıp tutuşacağım biri olsun istiyorum; ben de isterim sevdiğim adamla hayatımı birleştirmeyi ama evlenmek için evlenmek istemiyorum.... aynı yöne bakmak istiyorum; beni tamamlasın istiyorum.... çok şey istemiyorum sağımda annem solumda arkadaşlarım; önümde avrupa günlerim; arkamda yanlış kişlerden oluşmuş bir aşk çöplüğüm... ne yapabilirm? neee? suç bende mi sizce de?  geçenlerde vogue nin sayfasında şu gelinliği gördüm; bunu istiyorum beyonce un the best thing i never had; o klipteki gelinlikten sonra buna da aşık oldumm.... sevgilerleeee